5 Kasım 2007 Pazartesi

Meram’da Bir Bahar Nostaljisi

Posted by: Muammer Ulutürk | 24th Dec, 2006

Meram’da Bir Bahar Nostaljisi

hasan42_konya_meram1kopru.jpg meram1.jpgmeram2.jpgmeramdegirmen.jpg
Dr. Muammer ULUTÜRK

Bahar güzeldir. Güzeldi demek daha doğru olsa gerektir. Zaman durmadan, kimselere aldırmadan seyrine devam ediyor. Ha şuracıkta bir hafta kadar sonra, yeni bahar için üç mevsim daha bekleyeceğiz zahir.

Bahar, mevsimin başında da öyledir, sonunda da.

Diriliştir o. Her şeyin dirilticisi, bütün yeryüzünü, insanlar dirilişlere hazır olsunlar diye nakış nakış bezer.

Zamana aldıranlar, zamanın kadr-i kıymetini bilenler ve daha çok da melankolikler için diriliş mevsimi yerini olgunlaşma mevsimine bırakıyor artık. Bereketle, umutla dolu geçen kışın ardından bahar da aynı tesirle geride kalıyor.

Gelip giderken gözlerim Meram Çayı’na takılır dört mevsim. Çocukluğumdan beri hep böyledir. Suya ve toprağa yakın oluşumuzdan diye düşünürüm.

Eskilerde öyle çok su taşırdı ki. Kırkikindi zamanı bağları bahçeleri sular basardı. Kız-kızan, ekili ‘‘mandal’’larını, ‘‘puşta’’larını, ‘‘avar’’larını kurtarabilmek için olanca güçleriyle set çekme gayreti içinde olurlardı. Bugünün daha genç olanları bu kelimeleri nereden bilecekler ki? Sebzemiz meyvemiz daha bir tatlıydı sanki. Yüzmeye giderdi çocuklar. Suyun sığ olduğu yerlerden sularını içerdik Meram Çayı’nın. Tam küsüyordu ki bize, yeniden umutlandık. Lakin yine de hiçbir şey eskisi gibi değil artık.

Biz cezalandırıldık dostlar. Biz, kucağına yaslandığımız tabiatı hor kullandık. Her türden kimyasal atığı onun kıymetli bağrına hoyratça gömdük. Siz çocuğunuzu olması gerektiği gibi yetiştirdiniz de o size ihanet etti mi hiç? Bize o gereken dersi verdi de haberimiz yok. Hafta sonları şehirden kaçmak için su başlarına, ağaç altlarına koşuyor insanlar. Dönüşler hep hüsran yazık ki. Yığınla çöpü bırakıp kaçıyoruz. Etrafı toplamaya kalkan insanlara da garip tuhaf gözlerle bakmaya devam ediyoruz.

Bahar diyordum aslında, onu tasvire, bende bıraktığı tesire geliyordum. Gelirken aklım başka şeylere takılı kaldı. Meram’da su görmeye alışmış biriyim ben. Her sabah acaba umutlarıyla bakıp duruyorum. Yok lakin. Su boylarında zambaklar olurdu. Söğüt ağaçları saçlarını sarkıtırlardı akan suya. Kış günleri su donunca yeşilbaşlı yaban kuşları inerlerdi. Gün doğarken, akşam saatleri ve gece boyu bülbülleri öterdi Meram’ın. Sürülerle kırlangıçlar gelirdi uzaklardan. Şimdilerde bizim bahçenin önündeki palamuta birkaç karga konuyor artık. ‘‘Cıngırık’’tan düşüp de hiçbir çocuk kolunu incitmiyor. Çelik-çomak oynayan okul çağı çocuklarının sesleri kesildi kaç zamandır. Eski yolun iğde kokuları bitti. Meram’ın son durağındaki kahvehanenin müşterisi bile azalmıştır belki.

Tamam, ekmeğin yüz kuruş olduğu zamanda değiliz, mutlaka bir şeyler değişecek ama, bu değişim pek hızlı geldi. Geldi ve yığınla güzelliği başka diyarlara götürdü.

Ne zaman içinde yaşadığım yere dair yazmaya yahut düşünmeye kalksam, bendeki nostalji böyle sonuçlanır her daim.

Yine de bahar, başıyla sonuyla güzeldir, zamana ve etrafına sorumluluk duygularıyla bakanlar ve görenler için. Ne dersiniz?


0 comments: