31 Mart 2012 Cumartesi

31 Mart Vakası'na Engin Bakış

Bir de tutuyorlar, siyasal bilimler okuyan ama politikadan hoşlanmayan ve TBMM'yi Yüce Divan sanan kızla dalga geçiyorlar...
Ama kendileri de 31 Mart'ı 31 Mart sanırlar.
O kadar sanırlar ki, 31 Mart'a karşı çıkmak için 31 Mart günü eylem yapmaya kalkarlar.
Çünkü 31 Mart, anlı şanlı İttihat ve Terakki'ye karşı "gerici şeriatçıların" ayaklanmasıdır, öyle derler. (Tuhaf, hani Osmanlı dönemiyle hiçbir ilgimiz kalmamıştı yahu? Kanuni'nin İbrahim ve Mustafa'yı öldürtmesini protesto etmeyi de düşünüyor musunuz? Birini yapan ötekini de yapmamalı mıdır? İkisi de Osmanlı olayı.)
Ayaklanma, Selanik'te oluşturulup İstanbul'a yürüyen "hareket ordusunun" müdahalesi ve azıcık da kan dökmesiyle bastırılmıştır. Bu birliklerin komutanı Mahmut Şevket Paşa'nın Abdülhamid'e küfürler savuran ses kayıtları da şimdilerde televizyonda yayınlanıyor.
Bu ordu Abdülhamid'i tahttan indirmiş, yerine İttihat ve Terakki'ye kuzu gibi boyun eğecek Reşat'ı çıkarmıştır. İttihatçılar'ın Yıldız Sarayı'ndan yağmaladıkları Abdülhamid mallarına günümüzde bile müzayedelerde rastlayabilirsiniz ara sıra, tombak falan bulursanız kaçırmayın.
Oysa 31 Mart ayaklanmasında "şeriatçılık", buzdağının su üstündeki kesimidir. Olayın altında "İngiliz parmağı" vardır.
Ben söylemiyorum yavrum, modern darbecilerin "ağababası" Doğan Avcıoğlu söylüyor!
Kitap okumak gibi zararlı bir alışkanlığınız olsaydı, Avcıoğlu'nun bu konuda yazdığı kitabı okurdunuz. (Okumayın, okumak delikanlıyı bozar. Okursanız sonra meclise parlamento denildiğini falan öğrenirsiniz, hiçbir işinize yaramaz.)
İttihat ve Terakki 1908 yılının temmuz ayında bir tür darbe yapmış, 1876 Anayasası'nın yeniden yürürlüğe konmasını sağlamıştı ama dokuz aydır bir türlü iktidara yerleşememişti... 31 Mart'ı bastırarak bunu bir ucundan yakaladı. Fakat buna kesinlik kazandırmak, "darbenin hasını" yapabilmek için de 31 Mart olayından sonra daha üç buçuk yıl beklemek, Balkan yenilgisinin ağır sonuçlarını kullanmak zorunda kalacaktı...
31 Mart ayaklanması başarılı olsaydı belki Osmanlı İmparatorluğu'nun dış politikası İngiltere'ye yönelecek, günümüzde çok tartışılan "adem-i merkeziyet" yani federalizme geçilebilecekti.
Olmadı, Alman yanlısı merkezci bürokratlar kazandılar. Bizi de dünya savaşına soktular. Abdülhamid olsaydı girmezdi.
Öyle ya da böyle imparatorluk parçalanacaktı, parçalandı.
Siz şimdi hareket ordusunu "şeriata karşı" sanarak onu kutlayın... (İttihatçılar madem şeriata karşıymışlar, altı yıl sopa zoruyla iktidarda bulundukları sürede niçin onu kaldırmamışlar?) Ama sakın ola ki 31 Mart'ı bugün protesto etmek eşekliğini göstermeyin evvelce yaptığınız gibi, iki hafta daha bekleyin.
Çünkü 31 Mart, "eski takvime göre" 31 Mart'tır yavrularım.
31 Mart 1325... Yani, 13 Nisan 1909...
Devrimci eyleminizi (bu bahaneyle aslında bugünkü hükümete karşı eyleminizi tabii) şimdi değil 13 Nisan'da yapacaksınız, şaşırmayın.
"Bürokrasi bayramınız" hayırlı olsun. Yumurta da atacaksanız, tanesi elli kuruş.
Engin Ardıç, Sabah, 

Hasan Paşa Kimdir?

0 comments