25 Ocak 2016 Pazartesi

Kızlar Kayası

0 comments



Ünlü şairimiz Arif Nihat Asya şöyle demiş bu efsane kayalar hakkında;
Kızlar Kayası denen yerde göreceklerin
Kızların olsa olsa kayadan heykelleri
Kendileriyse, akşam, Meram’ı dolaşırlar
Kollardadır belleri.
Bu şiiri  nakleden  Prof.  Dr.  Saim  Sakaoğlu,  “Dere,  galiba Meram’la ortak bir coğrafyaya sahip; Kızlar Kayası. Her anlatanın ayrı bir güzellikle dile getirdiği efsanesi acaba kaç genç kızın gözyaşlarına mâl olmuştur dersiniz. Karşıdan, Meram-Dere yolundan bakılınca sizleri nice hayallere daldıran bu kayalar, yanlarına varıp da elinizi dokunduğunuzda hayatın acı gerçeklerini fısıldar gibidir” diye devam eder sözlerine.
Kızlar  Kayası  hakkında  birbirinden  farklı  söylenceler  mevcut olup nesilden nesile intikal etmektedir. Bu husustaki en kapsamlı araştırmalar Mehmet Önder ve Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’na aittir.
Kızlar Kayası aslında, Vadi-yi Meram ile Tavusbaba Tepesi arasında aynı adla bilinen mevkide rüzgâr ve su erozyonuyla oluşmuş, peribacalarını andıran bir yer şekli. Burada bulunan devasa kayalar insan şeklini andırdığından hakkında zamanla söylenceler ortaya çıkmış. İki söylenceden birine göre; Konya’dan Dere’ye bir düğün kafilesi gitmektedir. Gelin, hacet gidermek amacıyla bir çeşit yufka olan şepitle taharetlenir. Allah indinde hoş karşılanmayan bu durum üzerine gelinle birlikte kafiledekiler taş kesilirler. Diğer söylenceye göre de Konya’dan Dere’ye gelin götürülmektedir. Fakat gelinin Konya’da civan bir sevgilisi vardır. Ondan ayırır ve Dereköylü bir gence verirler.  Konyalı genç kara sevdalar içinde beddua  eder ve:  “Bir  daha Konya’ya yönünüzü dönerseniz taş olunuz inşallah” der. Tam yarı yolda gelin Konya’ya döner, bir “ah” çeker… İşte bu sırada bütün kafile olduğu yerde taş oluverirler.[1]
           


[1] Bkz. Saim Sakaoğlu, “Kızlar Kayası”, Meram Dergisi, Aralık 1999, sayı 2, s. 1819