19 Temmuz 2014 Cumartesi

AYDIN AYDINÖZ (Aydın Çavuş)

0 comments
Selçuk Es'ten..

1312-1896 senesinde Rumeli’nin Kosova Vilayeti Taşlıca Sancağı’nda doğdu. Hacı Efendi’nin oğludur. Annesinin adı Hanife’dir. İlk tahsilinden sonra çiftçilik ve bahçecilik işleri ile iştigal etti. Birinci Dünya Savaşı sonunda Rumeli ve Taşlıca tamamen Osmanlılar’ın elinden çıkınca Anne ve Babası ile mecburen göçmen olarak İstanbul’a geldi. Bir süre İstanbul’da oturdular, daha sonra Konya’ya gelerek Çifte Merdiven Mahallesi’nde Konya Nüfusu’na tescillerini yaptırarak buraya yerleştiler. Belediye Başkanı Muhlis Koner’in ikinci başkanlığının son yıllarında Konya Belediyesi’ne 1923 senesinde bahçıvan yardımcılığı ile girdi. Tam kırkaltı sene Belediye’de çalışdı. Otuz yıl çalıştıktan sonra emekiye ayrıldı. Belediyeye yevmiye ile başbahçıvan olarak tekrar alınarak onaltı yılda yevmiyeli hizmet etti. Konya’nın Alâattin Tepesi ile, Meram Tavusbaba tepesinin ormanlık haline gelmesi Aydın Çavuş’un sayesindedir. 13.12.1960 günü o yılın şeker bayramının ilk günü olup, sabah bayram namazından çıkınca geçirdiği kalp krizinden kurtulamayarak hayata gözlerini kapadı. Cenazesi aynı gün öğle namazından sonra kaldırılarak Musalla Kabristanı’ndaki ebedi makberesine tevdi edildi. Konya Belediyesi’de Aydın Çavuş’un geçen emeklerinin kıymetini bilerek Meram’daki Tavusbaba Kafeteryası’nın bulunduğu tepenin ismine, “Aydın Çavuş Tepesi” adını verdi. Mezar Taşı kitabesini hatıra olarak aşağıda sunuyoruz:

“Aydın Çavuş
Belediye Başbahçıvanı
Ruhuna Fatiha…” 13.12.1969…



İDEALİNİ VE İDDİASINI GERÇEKLEŞTİREN BİR ADAM; AYDIN ÇAVUŞ (AYDIN AYDINÖZ)
M. SABRİ, DOĞAN
Koyunoğlu Müzesi, Müze Araştırmacısı, Konya-2004
1312 Yılında Bosna Hersek'in Taşlıca şehrinde dünyaya geldi. Babası toprak sahibi olduğu için ziraat tahsili için kendisini Avusturya Gratz Ziraat okuluna gönderdi. Kardeşinin de öldürüldüğü Sırp katliamı başlayınca Bosna'ya döndü. Direniş teşkilatına katıldı. Üç yıl sonra Yunan Krallığına iltica etti. Sırbistan Krallığı tarafından gıyaben idama mahkum edilmişti. Makedonya anlaşmazlığı nedeniyle Sırbistan Krallığına iade edilmedi. 1925 yılında Türkiye'ye geldi. İstanbul'da iskan yeri gösterildi. Elinde maddi imkanlarla baba mesleğini devam ettirmek için verimli toprakları olan Adana'ya gitti. Toprakları beğendi ama can güvenliğini yeterli görmedi. İstanbul'a dönmeye karar verdi. Konya'da Rumelili hemşerisini ziyaret etmek istedi. İkinci Orduda görevli bir paşayı ziyareti sırasında zamanın Konya Belediye başkanı ile tanıştı. Mübadelede park ve bahçelere bakan Kosta Bey'in görevi teklif edildi. Fakat memurluk düşünmediği gerekçesiyle kabul etmedi. Geçici bir süre için görev teklif edildi. Bu süre içinde Park ve Bahçeler için insan yetiştirecekti. Bir yıl sonra Konya'dan ayrılmak istedi. Vali o zamanın kendisine verilen yetkiyi kullanarak Konya'dan ayrılmasına izin vermedi. Ayrılma konusunda birkaç istemi de yerine getirilmedi. 1931 yılında evlendi. 12-Aralık-1969 yılında ve vefatına kadar tam 44 yıl Konya'ya hizmet etti. Vefat ettiği zaman görevi devam ediyordu. Kendi deyişiyle "her ağaç, her çiçek onun bir evlattı". "Selçuklu Pay-i Tahtına ne yapılsa azdı" Konya'yı böyle sevdi. Aydın Çavuş'un Belediyeye girişi Kazım Gürel'in belediye başkanlığı zamanına rastlar. 1923 senesi sonbaharında Konya Belediyesi emrinde çalıştırılmak üzere verilen Yunan askeri esirleri henüz memleketine dönmüşlerdi.
İşte bunların içerisinde çok kıymetli ve pratik yetişmiş bahçıvanlar vardı. Mardros Usta, Vasil Usta, Kosti Çavuş gibi belediyenin yaptırdığı tek örnek mavi iş gömleğiyle şehirde dolaşırlar şehrin temizlik ve sulama işlerini yaparlardı. Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra bunlar gidince yerlerine Belediye yerli halktan işçi aldı. Bu sıralarda İstanbul'a göçmen olarak gelmiş bulunan Aydın Çavuş da arkadaşları Muharrem Ağa, Yusuf Ağa, Hamdi Karda ile Konya'ya geldiler ve belediyeye müracaatla iş isterler. Belediyenin o zaman ki bahçeler müdürü Ziraatçı Mehmet Bey bunlara iş verir. Aydın Çavuş'un canı yürekten çalışmasına Mehmet Bey hayran olur. Hepsine de Konya'da daimi iş verilmek üzere kalmalarını teklif eder. Bunlar da kabul ederek Aydın Çavuşla Hamdi Karı Belediye bahçıvanlığına, Yusuf ile Muharrem Ağalarda vilayet odacılığına alınarak senelerce buralarda çalışırlar ve emekli olurlar. Aydın Çavuş'un Dede Bahçesi'nde çalıştığı bir gün belediye reisi Kazım Gürel'in oğlu Selçuk Es'in şahit olduğu bir olay vardır. Selçuk Es olayı şöyle anlatır; "Dede Bahçesi'nden Rahmetli annem bir çiçek beğeniyor, eve gelince bana haydi git Aydın Çavuştan gördüğüm Bey Beğendi çiçeğinin tohumu varsa biraz versin al getir dedi. Bende doğruca Dede Bahçesi'ne gittim. Aydın Çavuş'u buldum ve ona safça bir şekilde Aydın Ağabey babamın beğendiği çiçeğin tohumu varsa annem rica etti biraz vereceksiniz dedim. Aydın Çavuş evvela bir şey anlamadı ve şaşaladı sonra mırıldanır gibi cevap verdi. Bey efendi hangi çiçeği beğendi şimdi bilemeyeceğim. Akşamları buraya kontrole gelir kendisine sorarım beğendiği çiçeği ve tohumu varsa yarın gelir alır gidersin dedi. Tabii ben de bunu aynen annem rahmetliye anlatınca güldü, oğlum babanın beğendiği değil, çiçeğin adı Bey Beğendi'dir. Dedi" Konya'da 30 yıla yakın park, bahçe ve özellikle 1953 yılında Meram Tavus baba'da çıplak tepelerin ağaçlandırılması ideali ve iddiası idi. Yurt içinden ve yurt dışından bir çok uzman bu düşünceyi uygulanır bulmuyorlardı. İdealini ve iddiasını gerçekleştirmenin mutluluğunu tattı. Konya'ya hizmet etmek kendisi için vazgeçilmez bir yaşam tarzı idi. 13-12-1969 yılı Şeker Bayramı günü geçirdiği kalp kriziyle gözlerini fani dünyaya ebediyen kapadı. Aynı gün öğle namazından sonra cenazesi kaldırılarak Musalla Kabristanı'na defnedildi. Mezar Taşında; Aydın Çavuş, Belediye Baş Bahçıvanı Ruhuna Fatiha 13-12-1969 yazılıdır.
(http://www.konya.bel.tr/sayfadetay.php?sayfaID=249)