5 Kasım 2007 Pazartesi

Meram’a Güzelleme

Meram’a Güzelleme

guzelleme.jpg

MERAM’A GÜZELLEME

Dr. Muammer ULUTÜRK

Yoksa Meram,

sevda da yok,

aşk yok, âşık yok.

bağda bahçevân,

bostanda bülbül yok.

Kızım, kızanım ,

oğlum güzelim,

her derdimi yazanım,

varsa Meram’dan daha güzel

edebimle susarım.

Şu bizim Meram’dır tarihe, yeşile bir sevgili gibi göğsünü yaslayan. Meram; tabiata merâmını anlatsın diye hediye edilmiş naîf bir ayrıntıdır. Şafak, orada renklerin armonisiyle sökün eder; gurup, orada hayran kalınası bir naz ile gece yolculuğuna başlar.

Baharda; yalnız ruhlara bir başka dirilişin muştusu, yazda; lacivert gökyüzü altında parlayıp duran yıldızlara, ziyası, şavkı çehrelere vuran dolunaya, esip duran gedavete doyulmaz hayranlığın mekânı, güzde; ateşten, bakırdan renklerin, desenlerin görülmemiş nakışı ve nihayet kışta ; beyazın hayat karmaşasını göstermeye ar ettiği bir yorgan, ulu semada ak bir güvercin gibidir.

Her kim Meram’da hayâl olur/olunur. Zaman berrak sular gibi çağıldar adam yüreklerinde katıksız. Bir onulmaz tutkuya dönüşür encâmı, serencâmı. Sıracalı yapar şâhı, padişâhı.

Meram bir şarkıdır bülbül dilinde ki, Tavusbaba’dan aşağılara, ulu meşelerin üzerinden aşarak şehrin kalbine doğru iner , oradan türbelere, has kimselerin iklimine ulaşır.

Cihanın her kapısına buradan girilir. Meram kâh Selçuklu’da bir sultan köşkü, kâh Osmanlı’da bir şehzâdenin ilk delikanlılık döneminin hâtırası, kâh çelebi konaklarında edebin ve aşkın yazısı olur. Her adımınızı atışınızda tarih sizi bir gölge gibi izler durur. Bu yüzdendir ki, âlemde nâm salmış bağlar ve gülistânlar onun yanında bir çimenlik bile olamazlar.

Ademoğlunun yaşamaya dair hevesi azar burada. Hüzün ve melankoli, başı göklere ermiş dağların ardında kalmaya mahkûm olur. Meram görebilenlerin, gördüğüne bakabilenlerin parlayan aynasıdır. Size yansıyan, saf ve temiz Anadolu yüreğinin tam kendisidir.

Bağında yetişen hoş rayihalı aladiriz üzümü, yaz akşamlarında tatlı sohbetlerin balıdır. Yediveren gülleri, salkım saçak söğüt ağaçları ve mis gibi kokan iğdeler eski yolların, yeni yolların, yaka yollarının ve ara sokaklarında Meram’ın süsü, gerdanlığıdır. Berrak suları Mukbiller’den şifa niyetine çağıldar gelir uzaklardan. Burada bağı olmak Mevlâ’dan bir armağan, komşu gönüllerinde bir gıpta malzemesidir.

Ve Meram, diyar-ı Asya’nın derin köklerinin, Konya iline uzanmış kadîm evlâdı olarak içimizde yaşar durur.

(Meram Dergisi Eylül-Ekim-Kasım 2003 17. Sayısında yayınlanan yazımız)

0 comments: