16 Ekim 2016 Pazar

Vadi-i Meram Kitabı Üzerine

0 comments
Pusulahaber gazetesi yazarı sevgili İsmail Detseli Ağabeyimin kitabım hakkındaki 12 Ekim 2016 tarihli yazısıdır.

Geçtiğimiz Haziran ayı idi yanılmıyorsam. Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümünden değerli kardeşim Doç. Dr. Muammer Ulutürk Hoca evime ziyaretime geldi. Yeni çıkan Vadi-i Meram adlı kitabını imzaladı.

Eskiden beri Muammer kardeşimle gelenek-göreneklerimize, yöremizin geçmiş yaşam tarzlarına ilişkin konuşmalarımız hatta duygularımız çok ayrılmaz şekilde benzerlik gösterir. Onunla her sohbetimizde yöresel konuşma aksanı, dil ve gönül benzerliği oluşunca sohbeti uzatır da uzatırız. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamaz, hiçte birbirimizden rahatsız olmayız. Değerli kadim dostum Muammer hocayı uzun yıllardır tanımanın ve ailecek süren dostluğumuzun hazzını yaşamaksa bir ayrı güzellik.

Sevgili Muammer hocam ve Mahalle Mektebi dergisinin değerli yönetici ve editörleri ile bir gece uzun süre oturup Konya üzerine sohbet etmiştik. Söyleşimiz derginin Konya dosyasını içeren 30. sayısında yayımlanmıştı. Yazılması gereken konuları, hocamın bu kitabını ve yazmayı istediğim diğer hususları Hac dönüşü ele almaya ve yazılarıma kaldığım yerden başlamaya niyet etmiştim. Öyle de olacak. Rabbim inşallah kolay kılar çalışmalarımı. Onun için daha ziyareti bitirip yanından ayrılır ayrılmaz kitabı elime aldım. Aman Allah’ım nasıl akıcı bir çalışmaydı bu. İçeriğindeki geçmişe dönük hatıralarla dolu kitap insanı adeta büyülüyor. Üstelik hocam bölümlerden birine benim yıllar önce kaleme aldığım Eberdes yaylası hakkındaki yazımı da koymuştu. Çok mutlu oldum. Kitapta adı geçen birçok yörenin, dağların, yaylaların bende büyük hatıraları vardır. Vadi-i Meram’ın yükseklerinde, vadi boylarında ayağımın değmediği yer azdır sanırım.

Geçenlerde bir araştırmacı kardeşim telefonla arayıp Meram ve Karatay isimlerinin nereden türediği ve neden bu ilçelerin bu isimlerle anıldığı konusunda bir çalışmamın olup olmadığını sorunca bu konuda bir çalışmam ve araştırmam yok demiştim. Vadi- i Meram kitabını okuyunca bu konuda bilgilere rastladım. Ben de bir katkıda bulunayım. Yaşımın getirdiği tecrübe ve atalarımdan dinlediğim kadarı ile diyebilirim ki Meram ismi; insanın arzulayıp meram ettiği/dile getirdiği şeylere, sevdiği güzelliklere, yeşilliğe, kuş cıvıltısına, gündüz esen gün doğu rüzgarına, geceleri Vadi-i Meram’ın boğazında sürekli ılgıt ılgıt eserek kalplere serinlik veren dillere destan gedavet rüzgarına vurgu yapar. Sanırım bu Meram ismi Rumlardan kalma değil. Muhtemelen Selçuklu dedelerimizin bu vadiye verdiği bir isim. Belki de Hz. Mevlana’nın arzu ettiği ilhamını bulduğu şiirlerini yazdırdığı eşsiz bir mekan oluşundan böyle demişler. Çünkü burası Tavus Baba, Cemel Ali Dede ve Ateşbaz-ı Veli gibi birçok Allah dostu ulu kimsenin meramlarını arayıp buldukları yerdir diye düşünüyorum. Bu Meram alma ve umduğu şeyi bulma hakkında büyüklerimden çok duyduğum bir sözü aktarmak isterim. Şöyle derlerdi: “Ben dünyadan veya köyden yahut şehirden meramı aldım Allaha şükürler olsun. Rabbim muradını/meramını almayanlara tez zamanda versin, göstersin.” Muammer hocamın kitabından birkaç konuyu aktarmak istedim ama buna gönlüm razı olmadı. Geçmişin yöreye has hayat tarzlarını, mekânlarını, kültürünü, değirmenlerini, insan hikâyelerini anlatan yazıları okumak için sabırsızlananların hevesini kırmak istemem. Konya yerel tarih ve kültürüne merakı olanlar kitapçılardan veya internette satış yapan yerlerden edinip meraklarını gidersinler derim. Zaten benim düğün ve hac ile meşgul olduğum günlerde Memleket gazetesinin değerli yazarı Serpil Yalçınkaya kardeşim kitap tanıtımı yaptığı köşesinde Vadi-i Meram kitabı hakkında keyifle okunacak bir tanıtım yazısı kaleme almıştı. Kalemine ve gönlüne sağlık.Ben Hocamın bilgisine kalemine, gönlüne ve o daima gülen yüzüne tatlı sözlerine sağlıklar diliyor, bu tarz kültür hizmetini arttırması konusunda Rabbimin güç, kuvvet ve sağlık vermesini temenni ediyorum. Ayrıca geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden anneciği Mukadder Teyzeye de Cenab-ı Hak’tan rahmetler diliyorum. Mekanı cennet, yattığı yer nur olsun.

Kitabın künyesi:
Muammer Ulutürk, Vadi-i Meram, Çizgi Kitabevi yayınları, Konya, Mayıs, 2016, 222 sayfa.

Vadi-i Meram Kitabı Üzerine

0 comments
Pusulahaber gazetesi yazarı sevgili İsmail Detseli Ağabeyimin kitabım hakkındaki 12 Ekim 2016 tarihli yazısıdır.

Geçtiğimiz Haziran ayı idi yanılmıyorsam. Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümünden değerli kardeşim Doç. Dr. Muammer Ulutürk Hoca evime ziyaretime geldi. Yeni çıkan Vadi-i Meram adlı kitabını imzaladı.

Eskiden beri Muammer kardeşimle gelenek-göreneklerimize, yöremizin geçmiş yaşam tarzlarına ilişkin konuşmalarımız hatta duygularımız çok ayrılmaz şekilde benzerlik gösterir. Onunla her sohbetimizde yöresel konuşma aksanı, dil ve gönül benzerliği oluşunca sohbeti uzatır da uzatırız. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamaz, hiçte birbirimizden rahatsız olmayız. Değerli kadim dostum Muammer hocayı uzun yıllardır tanımanın ve ailecek süren dostluğumuzun hazzını yaşamaksa bir ayrı güzellik.

Sevgili Muammer hocam ve Mahalle Mektebi dergisinin değerli yönetici ve editörleri ile bir gece uzun süre oturup Konya üzerine sohbet etmiştik. Söyleşimiz derginin Konya dosyasını içeren 30. sayısında yayımlanmıştı. Yazılması gereken konuları, hocamın bu kitabını ve yazmayı istediğim diğer hususları Hac dönüşü ele almaya ve yazılarıma kaldığım yerden başlamaya niyet etmiştim. Öyle de olacak. Rabbim inşallah kolay kılar çalışmalarımı. Onun için daha ziyareti bitirip yanından ayrılır ayrılmaz kitabı elime aldım. Aman Allah’ım nasıl akıcı bir çalışmaydı bu. İçeriğindeki geçmişe dönük hatıralarla dolu kitap insanı adeta büyülüyor. Üstelik hocam bölümlerden birine benim yıllar önce kaleme aldığım Eberdes yaylası hakkındaki yazımı da koymuştu. Çok mutlu oldum. Kitapta adı geçen birçok yörenin, dağların, yaylaların bende büyük hatıraları vardır. Vadi-i Meram’ın yükseklerinde, vadi boylarında ayağımın değmediği yer azdır sanırım.

Geçenlerde bir araştırmacı kardeşim telefonla arayıp Meram ve Karatay isimlerinin nereden türediği ve neden bu ilçelerin bu isimlerle anıldığı konusunda bir çalışmamın olup olmadığını sorunca bu konuda bir çalışmam ve araştırmam yok demiştim. Vadi- i Meram kitabını okuyunca bu konuda bilgilere rastladım. Ben de bir katkıda bulunayım. Yaşımın getirdiği tecrübe ve atalarımdan dinlediğim kadarı ile diyebilirim ki Meram ismi; insanın arzulayıp meram ettiği/dile getirdiği şeylere, sevdiği güzelliklere, yeşilliğe, kuş cıvıltısına, gündüz esen gün doğu rüzgarına, geceleri Vadi-i Meram’ın boğazında sürekli ılgıt ılgıt eserek kalplere serinlik veren dillere destan gedavet rüzgarına vurgu yapar. Sanırım bu Meram ismi Rumlardan kalma değil. Muhtemelen Selçuklu dedelerimizin bu vadiye verdiği bir isim. Belki de Hz. Mevlana’nın arzu ettiği ilhamını bulduğu şiirlerini yazdırdığı eşsiz bir mekan oluşundan böyle demişler. Çünkü burası Tavus Baba, Cemel Ali Dede ve Ateşbaz-ı Veli gibi birçok Allah dostu ulu kimsenin meramlarını arayıp buldukları yerdir diye düşünüyorum. Bu Meram alma ve umduğu şeyi bulma hakkında büyüklerimden çok duyduğum bir sözü aktarmak isterim. Şöyle derlerdi: “Ben dünyadan veya köyden yahut şehirden meramı aldım Allaha şükürler olsun. Rabbim muradını/meramını almayanlara tez zamanda versin, göstersin.” Muammer hocamın kitabından birkaç konuyu aktarmak istedim ama buna gönlüm razı olmadı. Geçmişin yöreye has hayat tarzlarını, mekânlarını, kültürünü, değirmenlerini, insan hikâyelerini anlatan yazıları okumak için sabırsızlananların hevesini kırmak istemem. Konya yerel tarih ve kültürüne merakı olanlar kitapçılardan veya internette satış yapan yerlerden edinip meraklarını gidersinler derim. Zaten benim düğün ve hac ile meşgul olduğum günlerde Memleket gazetesinin değerli yazarı Serpil Yalçınkaya kardeşim kitap tanıtımı yaptığı köşesinde Vadi-i Meram kitabı hakkında keyifle okunacak bir tanıtım yazısı kaleme almıştı. Kalemine ve gönlüne sağlık.Ben Hocamın bilgisine kalemine, gönlüne ve o daima gülen yüzüne tatlı sözlerine sağlıklar diliyor, bu tarz kültür hizmetini arttırması konusunda Rabbimin güç, kuvvet ve sağlık vermesini temenni ediyorum. Ayrıca geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden anneciği Mukadder Teyzeye de Cenab-ı Hak’tan rahmetler diliyorum. Mekanı cennet, yattığı yer nur olsun.

Kitabın künyesi:
Muammer Ulutürk, Vadi-i Meram, Çizgi Kitabevi yayınları, Konya, Mayıs, 2016, 222 sayfa.

Vadi-i Meram Kitabı Üzerine

0 comments
Pusulahaber gazetesi yazarı sevgili İsmail Detseli Ağabeyimin kitabım hakkındaki 12 Ekim 2016 tarihli yazısıdır.

Geçtiğimiz Haziran ayı idi yanılmıyorsam. Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümünden değerli kardeşim Doç. Dr. Muammer Ulutürk Hoca evime ziyaretime geldi. Yeni çıkan Vadi-i Meram adlı kitabını imzaladı.

Eskiden beri Muammer kardeşimle gelenek-göreneklerimize, yöremizin geçmiş yaşam tarzlarına ilişkin konuşmalarımız hatta duygularımız çok ayrılmaz şekilde benzerlik gösterir. Onunla her sohbetimizde yöresel konuşma aksanı, dil ve gönül benzerliği oluşunca sohbeti uzatır da uzatırız. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamaz, hiçte birbirimizden rahatsız olmayız. Değerli kadim dostum Muammer hocayı uzun yıllardır tanımanın ve ailecek süren dostluğumuzun hazzını yaşamaksa bir ayrı güzellik.

Sevgili Muammer hocam ve Mahalle Mektebi dergisinin değerli yönetici ve editörleri ile bir gece uzun süre oturup Konya üzerine sohbet etmiştik. Söyleşimiz derginin Konya dosyasını içeren 30. sayısında yayımlanmıştı. Yazılması gereken konuları, hocamın bu kitabını ve yazmayı istediğim diğer hususları Hac dönüşü ele almaya ve yazılarıma kaldığım yerden başlamaya niyet etmiştim. Öyle de olacak. Rabbim inşallah kolay kılar çalışmalarımı. Onun için daha ziyareti bitirip yanından ayrılır ayrılmaz kitabı elime aldım. Aman Allah’ım nasıl akıcı bir çalışmaydı bu. İçeriğindeki geçmişe dönük hatıralarla dolu kitap insanı adeta büyülüyor. Üstelik hocam bölümlerden birine benim yıllar önce kaleme aldığım Eberdes yaylası hakkındaki yazımı da koymuştu. Çok mutlu oldum. Kitapta adı geçen birçok yörenin, dağların, yaylaların bende büyük hatıraları vardır. Vadi-i Meram’ın yükseklerinde, vadi boylarında ayağımın değmediği yer azdır sanırım.

Geçenlerde bir araştırmacı kardeşim telefonla arayıp Meram ve Karatay isimlerinin nereden türediği ve neden bu ilçelerin bu isimlerle anıldığı konusunda bir çalışmamın olup olmadığını sorunca bu konuda bir çalışmam ve araştırmam yok demiştim. Vadi- i Meram kitabını okuyunca bu konuda bilgilere rastladım. Ben de bir katkıda bulunayım. Yaşımın getirdiği tecrübe ve atalarımdan dinlediğim kadarı ile diyebilirim ki Meram ismi; insanın arzulayıp meram ettiği/dile getirdiği şeylere, sevdiği güzelliklere, yeşilliğe, kuş cıvıltısına, gündüz esen gün doğu rüzgarına, geceleri Vadi-i Meram’ın boğazında sürekli ılgıt ılgıt eserek kalplere serinlik veren dillere destan gedavet rüzgarına vurgu yapar. Sanırım bu Meram ismi Rumlardan kalma değil. Muhtemelen Selçuklu dedelerimizin bu vadiye verdiği bir isim. Belki de Hz. Mevlana’nın arzu ettiği ilhamını bulduğu şiirlerini yazdırdığı eşsiz bir mekan oluşundan böyle demişler. Çünkü burası Tavus Baba, Cemel Ali Dede ve Ateşbaz-ı Veli gibi birçok Allah dostu ulu kimsenin meramlarını arayıp buldukları yerdir diye düşünüyorum. Bu Meram alma ve umduğu şeyi bulma hakkında büyüklerimden çok duyduğum bir sözü aktarmak isterim. Şöyle derlerdi: “Ben dünyadan veya köyden yahut şehirden meramı aldım Allaha şükürler olsun. Rabbim muradını/meramını almayanlara tez zamanda versin, göstersin.” Muammer hocamın kitabından birkaç konuyu aktarmak istedim ama buna gönlüm razı olmadı. Geçmişin yöreye has hayat tarzlarını, mekânlarını, kültürünü, değirmenlerini, insan hikâyelerini anlatan yazıları okumak için sabırsızlananların hevesini kırmak istemem. Konya yerel tarih ve kültürüne merakı olanlar kitapçılardan veya internette satış yapan yerlerden edinip meraklarını gidersinler derim. Zaten benim düğün ve hac ile meşgul olduğum günlerde Memleket gazetesinin değerli yazarı Serpil Yalçınkaya kardeşim kitap tanıtımı yaptığı köşesinde Vadi-i Meram kitabı hakkında keyifle okunacak bir tanıtım yazısı kaleme almıştı. Kalemine ve gönlüne sağlık.Ben Hocamın bilgisine kalemine, gönlüne ve o daima gülen yüzüne tatlı sözlerine sağlıklar diliyor, bu tarz kültür hizmetini arttırması konusunda Rabbimin güç, kuvvet ve sağlık vermesini temenni ediyorum. Ayrıca geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden anneciği Mukadder Teyzeye de Cenab-ı Hak’tan rahmetler diliyorum. Mekanı cennet, yattığı yer nur olsun.

Kitabın künyesi:
Muammer Ulutürk, Vadi-i Meram, Çizgi Kitabevi yayınları, Konya, Mayıs, 2016, 222 sayfa.

9 Ekim 2016 Pazar

Karakoyun Türküsü

0 comments





Kaynak Kişi: H. ADIGÜZEL (1941 d.), 5 Ekim 2016
Derleyen: Muammer ULUTÜRK
(İlk defa tarafımdan yayımlanmıştır. Kullanımı izne bağlıdır.)
Ulaşönü’ne Hacer halamla birlikte koyun otlatmaya giderdik. Koyunlardan birinin rengi siyahtı. Bizi ne zaman görse yanımıza kadar gelirdi. Hacer Halam şu koyun yine geldi bak der ve şu maniyi söylerdi:
KARAKOYUN TÜRKÜSÜ
Karakoyun koyunlardan biridir
Akkoyun yüreğimin yağıdır
Dağını sorarsan Bulgar dağıdır
Nenni kuzum nenni

Nennisini nelediğim
Al bağırdak[1] doladığım
Ben Allahtan dilediğim
Nenni kuzum nenni

Nenni disem birim birim
Dert yürekte dürüm dürüm
Ben derdim sana derim
Nenni kuzum nenni

Nenni disem ne hal olur
Güz gelmeden bahar olur
Dilsiz kuşlar dile gelir
Nenni kuzum nenni






[1] Bağırdak: Beşikte yatan bebeğin sallanırken düşmemesi için baş ve ayakucuna konan tahta gereç. Bağırdağın iki tarafı delikli olur ve buradan geçirilen sicim birbirine bağlanır.

Karakoyun Türküsü

0 comments





Kaynak Kişi: H. ADIGÜZEL (1941 d.), 5 Ekim 2016
Derleyen: Muammer ULUTÜRK
(İlk defa tarafımdan yayımlanmıştır. Kullanımı izne bağlıdır.)
Ulaşönü’ne Hacer halamla birlikte koyun otlatmaya giderdik. Koyunlardan birinin rengi siyahtı. Bizi ne zaman görse yanımıza kadar gelirdi. Hacer Halam şu koyun yine geldi bak der ve şu maniyi söylerdi:
KARAKOYUN TÜRKÜSÜ
Karakoyun koyunlardan biridir
Akkoyun yüreğimin yağıdır
Dağını sorarsan Bulgar dağıdır
Nenni kuzum nenni

Nennisini nelediğim
Al bağırdak[1] doladığım
Ben Allahtan dilediğim
Nenni kuzum nenni

Nenni disem birim birim
Dert yürekte dürüm dürüm
Ben derdim sana derim
Nenni kuzum nenni

Nenni disem ne hal olur
Güz gelmeden bahar olur
Dilsiz kuşlar dile gelir
Nenni kuzum nenni






[1] Bağırdak: Beşikte yatan bebeğin sallanırken düşmemesi için baş ve ayakucuna konan tahta gereç. Bağırdağın iki tarafı delikli olur ve buradan geçirilen sicim birbirine bağlanır.

Yaylada Tereyağı Yapımı

0 comments


Konuşan: H. Adıgüzel (1941 d.), 5 Ekim 2016

Evgaret yaylasında süt makinesi daha yokken basit yöntemlerle yağ şöyle yapılırmış:
İki teneke kadar süt, ahşaptan oyulmuş tekneye boşaltılır. Üzerine çığ konur. Çığ, üzeri ızgara gibi ince ağaç dallarından yapılmış ahşap bir malzemedir. Bunun üzerine süt dolu bir tekne daha konur. İkinci bir çığ daha örtülür bunun üzerine ve kaymağı çıkana kadar süt sabaha kadar öylece bırakılır. Elde edilen kaymak sırçalara boşaltılır. Sonbahar gelince sırçalardan çıkarılan kaymak yıkanır ve misler gibi yağ elde edilir.

Evimizin Büyükanneleri

0 comments



EVİMİZİN BÜYÜKANNELERİ
Konuşan: H. Adıgüzel (1941 d.), 5 Ekim 2016



Zehra Nenemin annesinin adı Hanife idi. Babası Yusuf. Hanife Nenenin kocası seferberlikte şehir düşmüş. Geliri de olmayınca keten eğirir, birkaç küfe arısı ile geçimini sağlar, çocuklarını kimselere muhtaç etmezmiş. Zehra Nenemin kardeşi Süleyman Dayı da yiğit, iri cüsseli çalışkan bir adamdı.


Hatış (Hatice) Nene Kiprikler sülalesinin kızıydı. Babası vefat etmiş çocukken. Seferberlik zamanı öksüz kız alanları askerlikten muaf ettikleri için babamın dedesi Hasan Dede hemen bu kıza talip olmuş. 13 yaşında evlendirmişler. Hasan Dede Konya’nın şimdi yerinde olmayan buğday pazarında tüccar imiş. Babam, dedesi için öyle zengin imiş ki, şu heybe ile eve para getirirdi derdi bana.