Memleket Gazetesi'nden Serpil Çetinkaya'nın kitabım hakkındaki köşe yazısı..
28 Eylül 2016
Sayın yazara ilgisi sebebiyle teşekkür ederim.
Meram, Dere yahut Meram-Dere kelimelerini sık sık kullanıyor olsak da “Vâdi-i Meram” lafzı sanki daha çok yakışıyor şehrimizin güzide mekanına…
Eski kayıtlardaki adı “Vâdi-yi Meram”
olan yöre adını coğrafi özelliğinden alır. Buradaki yerleşimin ne zaman
başladığına dair bir kayda rastlanamamaktadır. Ancak yüzyıllardır
yerleşim alanı olduğu konusunda hem sözlü gelenekten gelen bilgilere hem
de Selçuklu zamanlarından kalma su değirmenlerinin burada bulunmasına
bakılacak olursa, köklü bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Meram,
en güzel zamanlarını önce Selçuklu sonra da Osmanlı zamanlarında
yaşadı. Selçuklu Konya’sında, şehri dışarıdan kuşatan surların on iki
kapısından biri Meram Kapısı adıyla Meram’a açılıyordu. Osmanlı
zamanında Konya’ya gelen ünlü misafirler, devlet adamları, sultanlar ve
şehzadeler burada ağırlanırdı.
Şehir merkezinin batısındaki
coğrafyada yer alan ve Konyamızın en büyük köylerinden biri olan Meram
1955 yılından sonra belediye olmuştur.
Bir Meram çocuğu olan Muammer Ulutürk’ün doğduğu, çocukluk yıllarını geçirdiği ve hem kendi gözlemlerini hem de kıymetli annesi Mukadder Hanım’dan öğrendiği bilgileri aktardığı Vâdi-i Meram adlı eseri onun bu beldeye vefasını gösterdiği bir çalışma olmuş.
“Loras Dağı’ndan coşup gelen ırmakların binlerce yıldır aka aka meydana getirdiği Meram Çayı ve Vâdi-i Meram, Konya Ovası’nın batıya açılan kapısı gibidir. Vâdi-i Meram,
Tavusbaba’dan batıya doğru, Loras Dağı’nın eteklerine uzanan bağlar ve
bahçelerin bezediği upuzun yeşil bir vâdinin adıdır. Bu vâdinin ilk
iskânını, Türkiye Selçukluları zamanından çok daha eski dönemlerde
aramak lazımdır.
Doğup büyüdüğüm Vadi-i Meram’a
dair bildiklerimi, öğrendiklerimi ve işittiklerimi yazmaya
başladığımdan bu yana on beş yıldan fazla bir zaman geçti. Uzun zamandır
gazete ve dergilerde Vadi-i Meram’a dair yazdıklarımı
bir arada görmek zamanı gelmişti. Eskinin köyü, kasabası, son 35 yılın
bir Meram mahallesi olan bu güzel vâdinin tarihi ve kültürel
hususiyetlerini yazabilmenin benim için ayrı bir yeri olmuştur.” Diyor Muammer Ulutürk
Eser
Vâdi-i Meram’ın tarihçesi, tarihi su değirmenleri, su kaynakları,
Loras Dağı ve efsaneleri, yaylaları, futbol kulübü, mektebi ve
mezarlıkları, düğün gelenekleri, yemek kültürü ile eski zaman
yaşantılarının yanısıra en sondaki Vâdi-i Meram sözlüğü ile son buluyor. Muammer Ulutürk, Konya basın arşivi, kişisel görüşmeler ve fotoğraflarla da Meram’ı çok çeşitli yönleriyle okuyucusuna sunuyor.
Sade bir anlatım dili ile her kesimin rahatlıkla okuyup kısa sürede pek çok bilgi edineceği bu eserinde Muammer Ulutürk her ne kadar “ Meram
ve çevresini önce Seyyahînden İbn Battuta’nın, İbn Bibi’nin, Evliya
Çelebi’nin tasvirlerinden, Ahmed Eflâkî’nin Menâbık’ul –Ârifîn’inde
yazdıklarından okumak gerekir. Onlar Meram’ın en güzel dönemlerine
tanıklığı olan şöhretli kimselerdir.” Dese de günümüz dünyasında
güzel ilçemiz Meram hakkında böyle bir esere ihtiyaç duyulurken ele
aldığı bu yapıtıyla tüm Meramlı ve Konyalı hemşerilerimizi mutlu
ettiğini belirterek kendisini de bu gayret ve vefasından dolayı tebrik
ediyorum.
Selametle, ihsanla kalınız.