31 Mayıs 2014 Cumartesi

Hıdrellez

0 comments
Her yıl kutlanan Hıdrellez, Hz. Hızır As. İle Hz İlyas As mın buluşarak, ölümsüzlük iksiri olarak bilinen Abu-ı Hayat’ı bulmak için yollara düşmelerinin hatırası diye biliniyor. Bu bir efsane…
Yalnız şu bir gerçek ki Hz. Hızır, yüce Allah tarafından ledün ilmi verilmiş gelecekte neler olacağını kısmen bilmekle donatılmış bir isim. Bazı rivayetlerde Hz Musa ile arkadaş olduğu ancak Musa’ya göre yaptığı bazı işlerin yanlış yorumlanması ile Musa onun yaptıklarına tahammül göstermeyince arkadaşlıklarının sona erdiği söylenir.
Hz. İlyas ile arkadaş olup yıllarca yaşam iksirini arayışları netice bulmayınca ayrılıp bu kere tek başlarına aramaya devam ederler. 6 Mayıs günü iki denizin birleştiği yerde (Merace-l Bahreyn) buluşarak yine yaşam iksiri için konuşacaklardır. Karınları acıkmıştır yanlarında bulunan bir ölü balığı, atalarımızın bazıları çiroz diyor, bazıları kızartılarak kurutulmuş diyor bunu yiyip karınlarını doyuracaklar. Aslında arayışlarına sebep olacak olan bu yaşam iksirini bulup bulamadıklarını anlatacak mucize şey yanlarındaki o balıktır. Balığı tam yemek üzereler ki denizlerin birleştiği yerden bir dalga oluşur ve dalgalardan bir katre su balığa değer işte o anda balık canlanıp denize girer ve bu ikili o zaman anlarlar ki amaçlarına ulaşmışlardır.
6 Mayıs tarihi karada yaşayan insanlar canlı cansız varlıklar için bir uyanış bir diriliş, tabiatın uyanması toprağın canlanması ağaçların kırların uyanması söz konusu ise insanlar için yaşam iksiri budur işte. Onun için bu güne hıdrellez denmiş yani Hızır ile İlyas’ın her yıl bu ayın altısında buluşarak dünyaya yaşam ve bereket sunarlar diye inanılır. Hıdrellezi insanlar kimi kırlarda arar, kimileri evinin bahçesinde kimileri ise tarlasında bağında olabileceğini düşünerek Rabbi Teala’nın hikmeti ile alim kıldığı bu insanlardan bolluk bereket umarak günü yad ederler.
Bu ayda yağan yağmurun suyuna çok önem verirlerdi atalarımız. Yağmur yağmasa bile 6 Mayıs sabahı erkenden kalkan analarımız ekin ve otlar üzerine düşmüş olan su damlacıklarını bir temiz kaba çırpıp eve getirir, o gün mallarından elde ettiği sütün içerisine yoğurt mayası koymadan o su ile iki kaba çalardı. Birine “var var” der birine ise “yok yok” der hangisi güzel yoğurt tutarsa yılın şen veya kurak geleceği yorumunu yaparlardı. Mayasız tutmayan yoğurt o su ile çok güzel tutardı.
Hızır inancının yaygın olduğu ülkemizde Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları:
Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir.
Kalbi temiz, iyiliksever insanlara daima yardım eder. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar. Dertlilere derman, hastalara şifa verir. Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar. İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder.
Uğur ve kısmet sembolüdür. Mucize ve keramet sahibidir.
Rumi takvime göre eskiden yıl ikiye ayırmışlar atalarımız: 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süreye Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki, bu da kutlanıp bayram yapılacak bir olaydır. Hoşça kalın.

İsmail DETSELİ
 http://www.memleket.com.tr/hidirellez-18917yy.htm