Her yıl kutlanan Hıdrellez, Hz. Hızır As. İle Hz İlyas As mın buluşarak,
ölümsüzlük iksiri olarak bilinen Abu-ı Hayat’ı bulmak için yollara
düşmelerinin hatırası diye biliniyor. Bu bir efsane…
Yalnız şu bir
gerçek ki Hz. Hızır, yüce Allah tarafından ledün ilmi verilmiş gelecekte
neler olacağını kısmen bilmekle donatılmış bir isim. Bazı rivayetlerde
Hz Musa ile arkadaş olduğu ancak Musa’ya göre yaptığı bazı işlerin
yanlış yorumlanması ile Musa onun yaptıklarına tahammül göstermeyince
arkadaşlıklarının sona erdiği söylenir.
Hz. İlyas ile arkadaş olup
yıllarca yaşam iksirini arayışları netice bulmayınca ayrılıp bu kere tek
başlarına aramaya devam ederler. 6 Mayıs günü iki denizin birleştiği
yerde (Merace-l Bahreyn) buluşarak yine yaşam iksiri için
konuşacaklardır. Karınları acıkmıştır yanlarında bulunan bir ölü balığı,
atalarımızın bazıları çiroz diyor, bazıları kızartılarak kurutulmuş
diyor bunu yiyip karınlarını doyuracaklar. Aslında arayışlarına sebep
olacak olan bu yaşam iksirini bulup bulamadıklarını anlatacak mucize şey
yanlarındaki o balıktır. Balığı tam yemek üzereler ki denizlerin
birleştiği yerden bir dalga oluşur ve dalgalardan bir katre su balığa
değer işte o anda balık canlanıp denize girer ve bu ikili o zaman
anlarlar ki amaçlarına ulaşmışlardır.
6 Mayıs tarihi karada yaşayan
insanlar canlı cansız varlıklar için bir uyanış bir diriliş, tabiatın
uyanması toprağın canlanması ağaçların kırların uyanması söz konusu ise
insanlar için yaşam iksiri budur işte. Onun için bu güne hıdrellez
denmiş yani Hızır ile İlyas’ın her yıl bu ayın altısında buluşarak
dünyaya yaşam ve bereket sunarlar diye inanılır. Hıdrellezi insanlar
kimi kırlarda arar, kimileri evinin bahçesinde kimileri ise tarlasında
bağında olabileceğini düşünerek Rabbi Teala’nın hikmeti ile alim kıldığı
bu insanlardan bolluk bereket umarak günü yad ederler.
Bu ayda
yağan yağmurun suyuna çok önem verirlerdi atalarımız. Yağmur yağmasa
bile 6 Mayıs sabahı erkenden kalkan analarımız ekin ve otlar üzerine
düşmüş olan su damlacıklarını bir temiz kaba çırpıp eve getirir, o gün
mallarından elde ettiği sütün içerisine yoğurt mayası koymadan o su ile
iki kaba çalardı. Birine “var var” der birine ise “yok yok” der hangisi
güzel yoğurt tutarsa yılın şen veya kurak geleceği yorumunu yaparlardı.
Mayasız tutmayan yoğurt o su ile çok güzel tutardı.
Hızır inancının yaygın olduğu ülkemizde Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları:
Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir.
Kalbi
temiz, iyiliksever insanlara daima yardım eder. Uğradığı yerlere
bolluk, bereket, zenginlik sunar. Dertlilere derman, hastalara şifa
verir. Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların
kuvvetlenmesini sağlar. İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder.
Uğur ve kısmet sembolüdür. Mucize ve keramet sahibidir.
Rumi
takvime göre eskiden yıl ikiye ayırmışlar atalarımız: 6 Mayıs’tan 8
Kasım’a kadar olan süreye Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8
Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış
mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip
sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki, bu da kutlanıp bayram
yapılacak bir olaydır. Hoşça kalın.
İsmail DETSELİ
http://www.memleket.com.tr/hidirellez-18917yy.htm